3 Mart 2012 Cumartesi

Kendi ayaklarına kurşun sıktılar!

HTSPOR

Yıldırım Demirören’le birlikte çalıştınız, şampiyonluk, Türkiye Kupası sevinci yaşadınız. Demirören, şimdi TFF’nin başına geçti. Bu konuda ne düşünüyorsunuz, Türk futbolunu kaostan çıkartacak reçeteler neler?

Federasyonun başına kulüp başkanlığından bir geçiş oldu ve futbol ailesini yakından tanıyan bir isim başkan oldu. Burada sıkıntı Süper Lig’de yer alan bütün takımların aynı çizgide buluşmasını sağlamanın mümkün olmadığı yolunda, ama zamanla bu aşılır. Önemli merhaleler var. Bunun aşılması gerekiyor. Hem kendi içimizde hem de dışımızda. Neticede birçok zorluk görülse de aşılmaz zorluklar değil. Türk futbolu belki hiçbir dönem bu kadar büyük bir birlikteliğe ihtiyaç duymamıştır. 1923’te kurulan TFF’nin sırat köprüsünde yürüdüğü bir dönem. Daha doğrusu federasyonun değil, Türk futbolunun sırat köprüsünde yürüdüğü bir dönem. Burada da sırat köprüsünü geçmek için federasyon belirleyici olacak.

HER ŞEYİ DEMİRÖREN’DEN BEKLEMEMEK GEREK
Eğer her şeyi Yıldırım Demirören’in şahsından beklerse Türkiye hata eder. Bu kararlarda tüm unsurların desteği lazım. Gün Türk futbolunu kurtarma günüdür, yoksa Türk futbolundaki birkaç unsuru değil... Bir kez daha söylüyorum, bu kararların çok sağlıklı olması mecburiyeti vardır. Desteklenmesi mecburiyeti vardır. Aşılmaz bir durum değildir. Kendi işimizi zorlaştırmayalım. Zorla suçlu yaratmaya çalışmayalım. Suçlu varsa açığa çıkartalım. Ama suçsuz olanları da suçlu sınıfına koymayalım. Eğer federasyonu oraya katılan üyelerin tamamına yakını destekleyerek seçtiyse, aldığı kararlarda da tamamına yakını federasyonun yanında ve arkasında olmalı. Türk futbolunun önünde çok önemli bir fırsat var. Bu da 22 Mart’ta UEFA’nın İstanbul’da yapacağı toplantı. O tarihe kadar uyumadan çalışmak, her kesimden fikir ve destek almak, ortak bir çalışma yapmak lazım. Bu ortak çalışmanın tek amacı, Türk futbolunun geleceği üzerinde olması gerek.

KENDİ AYAĞIMIZA KURŞUN SIKTIK

İran’dan bakınca, tablo nasıl gözüküyor?
Bu tabloyu görmek için yurt dışında olmaya gerek yok. Bu tabloyu aylarca içinden takip ettik. Bugüne kadar hiçbir birim iyi bir sınav veremedi. Ve birçok yerde kendi ayağına kurşun sıktı. Bu 20 gün Türk futbolunun yönünün tayin edecek 20 gündür. Herkes sağlıklı düşünmek ve karar vermek mecburiyetindedir.


Milli Takım’a ustalar şart

Abdullah Avcı yönetimindeki A Milli Takım, ilk sınavını Slovakya karşısında verdi. Nasıl buldunuz?

Abdullah hoca yeni bir arayışta. Bildikleri var, almadı. Görmek istediklerini gördü. Kafasında fikir oluştu. Şu gösterdi ki tecrübeli isimlerin bu takıma intibakı şart. Düşündüklerini milli takımlarda kısa sürede gerçekleştirmek çok kolay bir iş değil. Bunu bir geçiş dönemi olarak kabul edersek, tecrübeye ihtiyacı olan bir milli takım olduğunu söyleyebiliriz. Dönem içerisinde bu eksiklik giderilir. Hollanda maçından önce uzun bir süre var. Bu döneme kadar hazırlık maçlarıyla oyuncular kaynaşabilir. Yolculuk uzun, ama maç trafiği o kadar uzun değil. Milli Takım, takımlar gibi uzun vadeli bir çalışma yeri değildir. Hedeflerin gerçekleştirilmesi ön planda olan bir yerdir. Ön planda da 2014 Dünya Kupası elemeleri var. Hem değişim hem de yarışmanın ikisi birden gerçekleştirilebilir. Bu, yapılır bir çalışma. Sanıyorum Abdullah Hoca da bunu gerçekleştirir. Bazı isimlerin formsuzluğundan söz ediliyor. Ama milli takım kişilere bağlı kalamaz. Kaldığı sürece 1-2 kişiye bakacaksa, o milli takımın yolu bitmez, umutsuz olur. Bir takımdan bahsediyoruz, isimlerden değil. Koca milli takımın kişilere kalması mümkün değildir. Umut bağladığımız kişi formsuz olursa ne yapacağız, milli takımdan umudu kesecek miyiz.


Kaynak:Habertürk

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder