Önce şunu tartışalım: Türkiye büyük bir ülke mi yoksa değil mi?
Benim cevabım şu: Türkiye hep büyük bir ülkeydi; şimdi de çok büyük bir ülke; dünya devi olma yolunda da ilerliyor.
Peki her konuda büyüdüğünü gösteren, sadece bölgesinin değil neredeyse geçmiş imparatorluk izlerini taşıyan tüm hinterlandında etkili olan bir ülkenin futbol federasyonu büyük müdür değil midir? Cevabım şu: Bugüne kadar hep büyüktü... Taa ki önceki güne kadar. Maalesef önceki gün, “UEFA Şampiyonlar Ligi’ne çok önem veriyor” deyip kendi ligini değersiz gören; yabancı amiri ne derse “peki ağam” diyen; basiretten uzak tam bir müstemleke ülkesi imajı veren federasyonumuza kadar.
“Ben yapmadım o yaptı” diye kendini kurtarma adına UEFA’yı adres gösteren; UEFA’nın Şampiyonlar Ligi’ne Trabzonspor’u aldığı kararını Teke Tek’te öğrenen başkana sahip olan federasyon müstemleke federasyonudur.
HALUK ULUSOY'DAN DERS ALIN!
Türkiye, UEFA tarafından 8 yılla falan tehdit edilmemişti; UEFA’nın da üstü olan FIFA tarafından direkt ihraç edilmişti. Bizzat FIFA Başkanı Blatter’in memleketinin takımının oyuncularını tekme tokat dövmüştük çünkü. Ne oldu? Ulusoy, Blatter’le görüşmeye gitti; allem etti kallem etti Türkiye ihraçtan kurtuldu. Önce 6 maç ceza aldı sonra o da 3 maça indi. Yani TFF kendini kurtarmak için “UEFA istedi ne yapalım?” diyemez. Levent Bıçakcı da FIFA’dan ceza döndürdü Ulusoy da. İddia ediyorum Mahmut Özgener federasyonu olsa UEFA bu kararı veremez; verse bile Trabzonspor’u almazdı.
**
*Fatih Altaylı, Aydınlar’a “Başkan, UEFA’ya Milan örneğini verdiniz mi” diyor Aydınlar “Yarın veririz” diyor. Olay bitmiş başkanın Milan örneğinden haberi yok. *Fatih Altaylı, Aydınlar’a “Başkan Fenerbahçeli yöneticilerle beraber Cenevre’ye gitseydiniz” diyor; Aydınlar, “İsteselerdi giderdik” diyor. Olay bitmek üzere başkan protokol peşinde.
YA İLK KARAR YANLIŞTI YA, YA UEFA TÜRK YARGISINI DA YÖNETİYOR
Trabzonspor, Fenerbahçe’nin yerine Şampiyonlar Ligi’ne alındı ya; Trabzonsporlular dışındaki herkes, “Başkanına yurt dışına çıkış yasağı gelen kulüp nasıl Şampiyonlar Ligi”nde diye sormaya başladı. Tam bu tartışmalar ayyuka çıkmışken birden bire soruşturmadaki ilk ve tek geri adım geldi: “Sadri Şener’in yurt dışı çıkış yasağı kaldırıldı...” O zaman bize de şu soruyu sorma hakkı doğdu: Ya Sadri Şener’e mahkemece verilen yurt dışına çıkış yasağı kararı yanlıştı; ya da UEFA sadece Türk futbolunu değil, Türk yargısını da yönetiyor. Eğer öyleyse sadece Türk futboluna değil, yargısına da yazık oluyor...
F.BAHÇE TFF'NİN OYUNCAĞI MI?
*Şampiyonlar Ligi’ne gidemezsin çünkü Avrupa’ya göre şikecisin...
* Eh o zaman küme düşürün...
* Olmaz Türkiye’de küme düşüp düşmemene biz karar veririz... Ligin değeri var...
* Eh madem küme düşürmüyosun; neden Şampiyonlar Ligi’ne göndermiyorsun?
* Avrupa’da şikecisin. O senin sorunun. Ama burada seninle ilgili bir karar alırsam bu herkesin sorunu olur...
Fenerbahçe; “Bu kulüp kimsenin oyuncağı değildir. Biz hemen Bank Asya 1. Lig’e düşürülmek istiyoruz. Bana ne ligin değerinden; Havuz sistemi ile ilgili durumu da gözden geçireceğiz. Bize düşmanlık üzerinden yaşayan takımların parasını artık düşünmeyeceğim. Madem sıfır tolerans gösteren UEFA’ya karşı beni savunamadın o halde ben de ‘şikeci’ oyuncularımı milli takıma göndermiyorum. Malum; sıfır tolerans” derse bu TFF ne diyecek çok merak ediyorum...
ANCAK BAŞBAKAN DÜZELTİR!
Artık bitti. Zaten olmayan marka değerinin yanı sıra ticari değeri de tartışılan bir lige sahibiz. Her şeyin ötesinde Fenerbahçe düşmanlarının karşısında çok daha fazla bilenmiş bir Fenerbahçeli topluluğu var. Lig, birlik demek ve böyle bir birlik yok ortada. Bu müstemleke federasyonu da birliği sağlayamayacağını her gün verdiği çelişkili kararlarla ortaya koyuyor. Kimse bana “özerklik” zırvasından bahsetmesin. Türk futbolu özerk falan değildir. Bir türlü bir araya gelemeyen, iftar yemeğinde bile 18 kulübü bulamayan, federasyonu darmadağın görünen, yayıncı kuruluş dışında kimsenin yeni bir fikir üretemediği futbol ailesindeki dağılmışlığı bir tek kişi toparlayabilir; Başbakan Erdoğan. Başbakan bir iftar yemeği versin de delikanlı kulüpler katılmasın bakayım. Kapalı kapılar arkasında “Kendinize gelin” mesajını vermesi gereken de; Aydınlar’a “Teşekkür ederim” demesi gereken de; gerekirse soruşturma üzerinde Adalet Bakanlığı üzerinden denetim uygulayacak olan da Erdoğan’dır. Bu gemi batıyor; hiç olmazsa filika kavgasını engellemek lazım. Onu da Reis yapabilir...
Kaynak:Habertürk
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder