UZUN bir aradan sonra keyifle bir Galatasaray maçı izledim.
Geçen yıl gittiğim maç sayısı bir elin parmaklarını bulmaz herhalde.
Gittiğim her maç ise gerçek bir ıstırap olarak futboldan soğumama neden olmuştu.
TT Arena’yı ise bu nedenle olsa gerek hiç sevememiştim.
Liverpool karşısındaki Galatasaray’ı izleyince, sorunun statta değil, takımda olduğunu anladım.
Terim nasıl yaptıysa yapmış, takıma sihirli bir dokunuşta bulunmuştu.
Allah biliyor ya, benim pek umudum yoktu.
Geçen sene kaybetmeye alışan ve “Looser” olan bir kadronun dikiş tutacağını hiç zannetmiyordum.
Tutmuş.
Inter’den sonra Liverpool karşısında da enfes oynadılar.
Kazanmayı bilen bir takıma dönüşmüşler.
Geçen sene ligin en alt sıradaki takımları karşısında bile dökülen takım, Avrupa devinin karşısında şahane bir futbol oynadı.
Kimse bana Liverpool’un tam kadro sahada olmadığını söylemesin. Liverpool’un bu yıl sahaya çıkacak oyuncuları bunlar. Bir eksik iki fazlasıyla bu kadro.
Dedim ya, Galatasaray, Sivasspor’la oynarken zorlanıyordu. Liverpool’un B takımını rahatça yenmesi bile önemli ki, bu takım B takımı da değildi.
En ilginci ise takımın en iyilerinin yeni gelen iki oyuncu olmasıydı.
İki gün önce takıma katılan Melo, sanki 2 yıldır bu takımda oynuyormuşçasına rahat, yararlı ve etkiliydi. Keşke kiralık değil, Galatasaray’ın malı olsaydı.
Trabzon’dan gelen Selçuk ise Galatasaray’a uzun yıllar ilaç olacak nitelikte bir oyuncu.
Ujfalusi yeni bir Bülent Korkmaz. Üstelik tekniği çok daha iyi ve ilk iki golün hazırlanışında en önemli etkendi.
Baros ve Elmander varken, hâlâ niye golcü arıyorlar onu anlamadım.
Tek eksiği sol bekte ve Sabri’nin oynadığı pozisyonda gördüm.
Buna rağmen bu yıl lig için yeterli görünen bir ekip.
Kaynak:Habertürk
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder