1 Kasım 2010 Pazartesi

Kocaman büyük şans!

Özer, Futbol Federasyonu'nun resmi yayın organı Tam Saha Dergisi'nin kasım ayı sayısında yer alan röportajında, kendisine forma şansı veren, özgüven yükleyen ve kişisel gelişimine katkıda bulunan kişinin Aykut Kocaman olduğunu ifade ederek, ''Bu sene onunla birlikte beşinci sezonumu geçiriyorum. Fenerbahçe'ye gelirken şüphesiz Aykut hocanın çok etkisi oldu. Sonuçta benim gelişimimi en iyi bilen kişi oydu. Onu dinleyerek ve onun önerdiklerini yaparak bu gelişimi gösterdiğimi söyleyebilirim. Benim için Fenerbahçe'de tekrar onunla birlikte çalışabilmek büyük bir şans. Hatta bulunmaz bir nimet diyebilirim'' şeklinde konuştu.

Aykut Kocaman'a övgüler yağdıran Özer, ''Aykut hocanın yüzüne baktığın zaman dürüst olduğunu anlıyorsun. Ancak bazen ona bakarken veya hoca konuşurken ben bile korkuyorum. Teknik adamlık kısmına gelirsek, bizden ayağa pas yapmamızı, oyunu rakip sahaya yıkmamızı ve yeteneklerimizi orada bir araya getirip oynamamızı istiyor. Sezon ilerledikçe bu konuda daha iyi olacağımızı düşünüyorum. Çünkü takım olarak henüz o kıvama gelmedik. İnşallah ileride ben de Aykut hoca gibi olurum'' dedi.

''HENÜZ YÜZDE 50'SİNİ GÖSTEREMEDİM''
Ankaraspor'da forma giyerken takım olarak iyi bir çıkış yakaladıklarını, bu durumun kendi performansına da olumlu yansıdığını dile getiren Özer, şöyle devam etti:

''Bunun üzerine, kulübüme benimle ilgili birçok teklif geldi. Ancak Fenerbahçe'nin ödediği bonservis bedelinin üzerine çıkabilen kulüp olmadı. Sonuçta gülen taraf Fenerbahçe oldu. Doğru bir karar verdiğimi düşünüyorum ve takımımda mutluyum. Ankaraspor'da sergilediğim performansın henüz yüzde 50'sini Fenerbahçe'de göstermiş değilim. Bu da geçen sezon başında ve sonunda geçirdiğim ameliyatlardan kaynaklandı. Sakatlıklar yüzünden kendimi tam olarak göstermeye fırsatım olmadı. Bir futbolcu ikili mücadeleye girerken, (Acaba omzumda bir ağrı olacak mı?) diye düşünürse ya da depar atarken ayağına bıçak saplanıyor gibi olursa, tabii ki verimi düşer. Ben daha önce bu tarz sakatlıkları hiç yaşamamıştım. Fenerbahçe'deki ilk yılımda, üstelik bir sürü insan benden çok şey beklerken başıma ilk defa böyle bir şanssızlık geldi.''

Fenerbahçe'deki oyun tarzının daha özverili olmayı gerektirdiğini anlatan Özer, ''Her ne kadar çağdaş futbolda yeri olmasa da bir takımda en fazla 1-2 oyuncu takım savunmasından eksik kalabilir. Buna üçüncü veya dördüncüyü katamazsınız. Ankaraspor'dayken arkadaşlarım benim yerime koşup, mücadele ediyordu. Böylelikle ben daha diri kalıyor ve topları daha etkili kullanabiliyordum. Yeteneklerimi orada daha fazla gözler önüne serebiliyordum. Bunu Fenerbahçe'de de zaman zaman gerçekleştirdim. Ama bahsettiğim nedenlerden ötürü bunun sürekliliği olmadı'' ifadelerini kullandı.

''BİR YERİMİ BİLSEM, ORAYI BELLESEM''
Özer, değişik mevkilerde görev aldığının hatırlatılması üzerine de, şunları söyledi:

''Altyapıdan gelen bir eğitim meselesi bu. Eğer biraz yetenekliysen ve bunu takım oyunu içerisinde kullanabiliyorsan, birçok pozisyonda oynayabilirsin. Takımı ve arkadaşlarını iyi tanıman da gerekli. Peki, bir oyuncunun birden fazla mevkide oynaması her zaman iyi mi? Bazen değil. Bazen kendime (Bir yerimi bilsem, orayı bellesem) diyorum. Sonuçta her pozisyon ayrı bir konsantrasyon gerektiriyor. Arkanda ve yanında oynayan futbolcuya göre kendini ayarlaman gerek. Mesela sağ açıkta olduğum zaman Gökhan ağabeye göre oynamam gerekiyor. Sağ ve sol bekte kim varsa ona göre pozisyon almak durumundayım. İster açık, ister orta saha, isterse forvet arkası olsun, sahanın içinde olduğum sürece mutluyum. Her zaman elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışırım. Ama en verimli olduğum pozisyon sağ açık. Bunu Aykut hoca da biliyor. Bir pozisyonda sürekli oynadığın takdirde en üst noktaya çıkabilirsin diye düşünüyorum.''

''ALEX GİBİ BİR KAPTAN OLMAK İSTERİM''
Özer Hurmacı, Fenerbahçe Kaptanı Alex ile ilgili bir soruya da şöyle yanıt verdi:
''Bence yetenekli futbolcuları bir kenara ayırdığımızda, onların içinde Alex'i de ayrı bir yere koymalıyız. Çünkü çoğu futbolcu onun gibi oynayamaz. 20 dakika boyunca benim ayağıma top gelmediği zaman sabırsızlanırım; belki de oyundan soğurum. Ama o öyle değil. Ayağına uzun süre top değmese bile ilk dokunuşunda gol atabiliyor. 33 yaşında ve çok iyi bir profesyonel. Onun iş disiplinini ve yaptığı kaptanlığı çok beğeniyorum. İnşallah ben de onun gibi bir kaptan olabilirim. Bizimle birlikteyken ondan kapabildiğimiz kadar çok şey kapmalıyız. Bizimkisi tam bir usta-çırak ilişkisi değil. Birkaç kez beraber serbest atış çalışmıştık. Ayrıca, bazen Alex'le birlikte oynadığımız zaman yer değiştiriyoruz. Bu da rakibin kafasını karıştırıyor. Onun gibi bir 10 numara ile oynadığım zaman benim futboluma da katkı yapılmış oluyor.''

DAUM YORUMU
Geçen sezon sakatlık ve başka nedenlerle çok fazla oynama fırsatı bulamadığının hatırlatılması üzerine Özer, şunları söyledi:

''Geçtiğimiz sezonun başında yeni hocamız Christoph Daum göreve gelmişti. Onun gözüne girmek 60 katlı bir plazanın en üst katına merdivenle çıkmak gibi bir şeydi. Bunu başarabildiğim için kendimle gurur duyuyorum. Kendimi ona göstermek oldukça zor oldu ama sonra öyle beğendi ki, bana omzum yırtık halde bile forma verdi. Bundan dolayı özgüvenim çok yükseldi fakat Bursaspor maçında omzum çıkınca performansım bir hayli geri gitti. Bazı maçlarda iyi oynayıp hem gol attım hem de attırdım. Yine de istediğim düzeye ulaşamadım. Neler yapabileceğimi herkese göstermiş olsam da bunun devamlılığı olması gerekiyor. Performansımı bütün sezona yaymak istiyorum. İki maç iyi oynayıp daha sonra 6 maç yatan futbolculardan biri olmayı hiçbir zaman istemem.''

Özer, milli takımın Avrupa Şampiyonası elemelerindeki şansıyla ilgili olarak da, ''Maç maç düşünmemiz gerekiyor. En önemlisi bu. O zaman önümüzdeki her rakibi yenebilecek güçteyiz. O zamanki aday kadronun havasına da bağlı bir durum olsa da Almanya'yı Türkiye'de oynayacağımız maçta yeneceğimize inanıyorum. Hem kendime hem de takım arkadaşlarıma bu konuda güveniyorum. Yeter ki Azerbaycan gibi başka kayıplarımız olmasın. Son maçlara kadar Almanya ile kafa kafaya getirdiğiniz zaman, onlar da Türkiye'ye korkarak gelecektir. Grup birinciliği de ikinciliği de olasılık dahilinde'' yorumunu yaptı.

Hiddink'in takımın başında olmasını kendisi için büyük bir avantaj olarak gördüğünü anlatan Özer, ''Bence ülkemizin onun gibi birisine ihtiyacı vardı. Hem tecrübeli hem bazı konuları aşmış, eleştiriler yoğunlaşsa bile bunları kafaya takmayacak bir insan olduğu için böyle düşünüyorum. Onun sistemini iki maçta oturtmasını beklememeliyiz. 1 yıllık süreç içinde daha mantıklı yorumlar yapılabileceğini düşünüyorum'' dedi.

ROBERTO CARLOS İLE ANISI

Özer, Fenerbahçe'nin eski futbolcusu Roberto Carlos ile ilgili bir anısını da anlattı. Roberto Carlos'un Real Madrid'de oynadığı dönemde yatağının üzerinde posterinin asılı olduğunu ifade eden Özer, ''Bir Ankaraspor-Fenerbahçe maçında kendisiyle tartıştım. Bana sinirli şekilde bir şeyler söyleyince ben de bizim Brezilyalı futbolculardan öğrendiğim birkaç Portekizce kötü sözlerle karşılık verdim. Tabii çok şaşırdı. Aradan 6 ay geçmeden Fenerbahçe'ye transfer oldum. Ayağımdan ameliyat olduktan sonra bir gün tedavi odasında yatıyorum. Roberto Carlos'la henüz tanışmamışız. Odaya geldi, bana inanılmaz sıcak davrandı. (Hele bir iyileş, senin kulaklarını çekeceğim) dedi. Sonra kendisiyle konuştum, (Maç içinde böyle şeyler olur, normal) dedi. Daha sonra kendi kendime dedim ki, (Odamda posteri asılı adama neler söyledim. Bana hiç yakışmadı). Real Madrid'de 10 yıl oynayan bir Türk futbolcusu böyle mütevazı olabilir miydi acaba?'' diyerek sözlerini tamamladı.


Kaynak:Habertürk

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder