31 Temmuz 2010 Cumartesi

Ne olacak halleri?

Türk futbolunun geliştiğinden, marka değerimizin yükseldiğinden söz ederken, 3  lokomotif kulübümüz F.Bahçe, G.Saray ve Beşiktaş’ın Avrupa’daki zayıf rakipleri karşısında ortaya koyduğu yavan futbol, yüzümüze tokat gibi çarptı. HABERTÜRK, herkesin “Bu işte bir terslik var, yerimizde mi sayıyoruz?” şeklinde sorgulamaya başladığı konuyu masaya yatırdı.


1- Futbol şubeleri profesyonel yönetilmiyor. 2- Uzun vadeli değil, gündelik planlar yapılıyor. 3- Var olan yabancılar bile tatilden getirilemiyor. 4- Hoca, oyuncu ve sistem değişiklikleri takımların kimyasını bozdu. 5- Transferde çok geç kalındı.

ŞANSAL BÜYÜKA
‘BU ANLAYIŞLA PABUCU TERS GİYDİRİRLER’
F.Bahçe ve Beşiktaş’ı sıradan takımlar karşısında kalecileri kurtarıyorsa, Galatasaray bir ‘köy takımı’ karşısında 2-0’dan 2-2’ye yakalanıyorsa, demek ki üç takımda da hem kadro hem de sezon başı hazırlığı, fizik gücü ve oyun disiplini olarak ciddi eksikler
var demektir. Düşünün G.Saray, 2 yabancı transferi yapıyor, 2’si de kulübede oyuna
başlıyor. Beşiktaş 5-6 hücumcuyla belki Turkcell Süper Lig’de iş yapar ama bu anlayışa Avrupa’da pabucu ters giydirirler. F.Bahçe’de ise ciddi bir kadro darlığı, futbolcu egemenliği var gibi görünüyor. Aykut Kocaman, “Futbolcuya dayalı düzen kalktı” demesine rağmen hakeme çelme takan Selçuk’u eleştirmek yerine maçın hakemini
eleştiriyor. En önemlisi bizim takımlarımız dış transferde niye bu kadar geç kalıyor?
Siz bu transferlerinizi kupa maçlarına yetiştiremeyeceksiniz, Süper Lig için alsanız ne olur, almasanız ne olur? Bu kötü başlangıca rağmen üç takım da turu geçer. Ancak sonraki turlara nefesleri yetmez!

ERCAN GÜVEN
‘KAZIK MI YİYORUZ?’
Avrupa serüvenimiz, üç büyüklerden “Üç küçük maçla” başlayınca, izleme maliyeti ve
taraftarlık bedeli tavan yapmış futbolumuzda “Kazık mı yiyoruz acaba?” gibi bir soru akla gelebilir. Siz, biz, yayıncı kuruluş, hep birlikte kazıklanıyor muyuz? Bu sorunun yanıtı ‘henüz’ belirsizdir. Çünkü, radikal bir değişim yaşayan Beşiktaş’ta, ‘Daum
sendromu’ yüzünden travma sonrası stres bozukluğunu atlatıp yerli hocaya adapte
olmaya çalışan Fenerbahçe’de ve futbol şubesinden fena halde sorunlu Galatasaray’da ‘henüz’ taşlar yerine oturmamıştır. Fiilen başlamadı sezon... Kimi transferlerini
tamamlamadı, kiminin yeni transferleri takımla tanışamadı. Kervan yola çıkmamış ki, yönünü eleştirelim. İlla ki eleştirmek lazımsa, en büyük eleştiri Beşiktaş’a!.. Neden?.. Avrupa serüvenimize tatsız tuzsuz başlayanlar arasında şu anda en iyi ‘malzeme’ onda!

CÜNEYT TANMAN
‘GÜNÜBİRLİK BAKIŞ AÇISI ZARAR VERİYOR’
‘Marka değerimiz arttı’ deniliyor ama kulüplerimiz günübirlik yaşıyor. Uzun vadeli program, sistemli çalışmalar hak getire... Özellikle kulüplerimiz hiç iyi yönetilmiyor. G.Saray, daha Elano’yu, Kewell ve Pino’yu yeni getirebildi. Neill de yeni geldi. F.Bahçe’ye bakıyoruz, Lugano maça yetişemedi. Beşiktaş’ta transfer belirsizliği hala çözülemedi. G.Saray, geçen yılki kadrosundan çok gerilerde. Satış,  pazarlama işleri ilerlerken, profesyonel şube yönetiminde neredeyse geriye gidiş var. Taraftarın arzusuna göre popülist yaklaşımlarla hareket ediliyor. G.Saray, daha var olan oyuncularını takıma monte edemedi. F.Bahçe halen forvet arıyor. İki takım da hazır değil. Young Boys bile ne taraftan hücum yapacağını biliyor. Üstelik eksik yere değil, seyirci istedi diye yıldız transfer yapıyoruz. Bu anlayış değişmeli. Eğer yıldız transfer
başarı getirseydi şimdi R.Madrid daha farklı noktalarda olurdu.


ÖMER ÜRÜNDÜL
‘PLAN HİÇ YOK, HAYAL KIRIKLIĞI ÇOK’
Günümüz futbolunda en önemli ilke, takım oyunu ve saha içi düzeni. Topa sahip olacaksın, iyi organize olacaksın, kaptırdığın toplardan sonra iyi savunma yapacaksın.
Bakıldığında üç takımımız da bu ilkeleri yeterince yerine getiremiyor. Bu eksiklerimizi gideremediğimiz gibi her kura çekildiğinde, “Kolay lokma, çok rahat yenmemiz lazım” diyoruz. Ama iş sahaya döküldüğünde planlar tutmuyor. Bir bakıyoruz Young Boys gibi sıradan bir takım rekor sayıda pozisyon buluyor. Ve de planlı programlı hücum yapıyor. İşte kapasitesi son derece sınırlı bir Çek takımı karşısında Beşiktaş, Hakan Arıkan’la ucuz kurtuluyor. G.Saray da sıradan takım karşısında 2-0’dan 2-2’yle yetiniyor.  Senelerdir tekrar ediliyor ama bazı yorumcular bu skora rağmen “Rövanşta eler” diyor. Sonra bir tersi oluyor, “Bu nasıl oldu?” diye veryansın ediliyor. Biz sonuç olarak günümüz futbolunun istediği kolektif futbolu hala yerine getiremiyoruz. Bedelleri de bir
şekilde ortaya çıkıyor ve hayal kırıklığı yaşıyoruz.

ALİ GÜLTİKEN
‘İSTİKRARSIZ YAPILANMA EN BÜYÜK TEHLİKE’
Marka değerinin artışından kastedilen nokta aslında gelirlerde artış olması... Bununla birlikte kulüplere Avrupa’da da önemli takımlarda oynamış futbolcuların transferi sağlanabiliyor. Ancak yıldız oyuncular, takımların tamamını teşkil etmezler. Bizim
kulüplerimizdeki en büyük sıkıntı, kendi iç bünyelerinde sağlıklı olarak uzun vadeli sistemlerin kurulmamış olmasından kaynaklanıyor. Yani yapılanmaları, sezon başından sezon sonuna kadar düşünüyoruz. Aslında böyle olmamalı. Bugün Barcelona, Manchester United, Bayern Münih gibi kulüplere baktığımızda, hepsinde ciddi bir personelin ve uzun süreli organizasyonun olduğunu görürüz. Kulüplerimizin neredeyse tamamında ciddi bir şekilde yapılanma problemi var. Sürekli değişen teknik adamlar ve kadrolar maalesef futbolumuzda istikrarsız sonuçları da beraberinde getiriyor. Yönetimlerin mutlaka bakış açılarını, felsefelerini değiştirmeleri lazım. Yeni bir teknik adam, oyun felsefesi, yeni transferler, çok sayıda giden ve gelen oyuncularla
önemli başarılar elde etmek çok kolay değil.

MEHMET DEMİRKOL
‘KUPA YİNE ANADOLU'YA GİDEBİLİR’
Bir örnek ile durumu anlatmaya çalışayım. F.Bahçe, 4 sene önce Daum’u yolladı, 3 sene sonra geri çağırdı. Daum gelmeden önce “Geleceğin futbolu kontrataktır” demişti. Daum geldikten sonra “Futbol pas oyunudur” diyen Aykut Kocaman sportif direktör yapıldı. Bu sene de Daum gitti, Kocaman geldi. 4 senelik kısa geçmişe baktığınızda açıkça görülen tek şey ortada futbol politikasının olmayışıdır. Yani F.Bahçe’yi yönetenler, takımların nasıl oynaması gerektiği konusunda bir fikre sahip değiller. Bu durum her takımın temel problemi. Sağlam-Denizli-Schuster üçlemesinde de benzer politikasızlık görülüyor. Var olan tek politika, taraftarı etkileyecek rüzgar yaratmak. Quaresma’yı getirerek tüm dertlerin çözüleceği düşünülüyor. Hakikaten 30 bin kişi havaalanına gidiyor, Q7, Beşiktaş’ın en beğenilmeyen başkanını kahraman yapabiliyor. Halbuki oyuncular takımları değiştirmez. Bu sezon bilerek ya da bilmeyerek 3 büyüklerde teknik ve pas oyunu seçen hocalar var. Bu, Türk futboluna ters ve başarılı olması zor bir oyun prensibi. Ben yine bir Anadolu ekibinin şampiyonluğunu uzak ihtimal görmüyorum.


GAZETE HABERTÜRK / Cevdet ERGUN


Kaynak:Habertürk

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder