2016 Avrupa Şampiyonası Fransa’ya gitti. Ama nedense kimse şaşırmadı. Dosya filan önemli değil. Hele milyonlarca dolar harcanarak hazırlanan sunumlar hiç önemli değil. Oraya giden 13 kişilik icra kurulu üyelerinin oyları zaten belliydi. Bağlanan bağlanmıştı. Bize de ağlamak düştü.
Bir oy farkla bu seçimi kaybettik. Ama ben bu az oy farkına rağmen bu işin hiçbir şekilde son derece demokratik bir ortamda yapıldığı inancında değilim. Seçim günü, baştan aşağıya ‘Platini şov’ olarak geçti. Üyeleri göz göre göre etki altına aldı. Bizim Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül salona geldiğinde kılını kıpırdatmadı. Sarkozy gelince onu icra kurulu üyeleri ile tek tek tanıştırdı. Sarkozy çok karizmatik bir lider. Beden dilini iyi kullanıyor. Platini geliyor üyeleri Sarkozy ile tanıştırıyor. Ve bu tanıştırma bile planlı bir tanıştırma. Tamamen etkileme senaryosu. Hatta Platini orada kimlerin ‘kararsız’ olduğunu bile biliyordu ve Sarkozy’yi bu konuda uyarmıştı. Ve eminim Sarkozy o selamlaşmada, o kararsız üyeler ile muhtemelen daha fazla konuşmuş ve ilgi göstermiştir. Ve etki altına alması da çok kolay olmuştur. Zaten on dakika sonra oylama var. Bir kişiyi bile etkilese sonucu değiştirebilirdi. Nitekim de öyle oldu.
Biz her şeyi yaptık ama bunu yapamadık. Yapma şansımız da fazla yoktu zaten. Platini tüm gücünü ve iktidarını kullandı. Peki ikinci başkan Şenez Erzik etkili olamaz mıydı? Sayın Gül’ü Platini yerine kendisini icra kurulu üyeleri ile neden tek tek tanıştırmadı? Bence bunu yapabilirdi. Erzik UEFA’da Platini’den daha etkili ve daha eski. Özellikle yaşlı üyeler üzerinde belirgin bir gücü var. Ama bu gücünü kullanmadı. Son gün Platini’nin yaptıklarına seyirci kaldı. Kılını kıpırdatmadı. Böyle durumlarda eğer kimliğin Türkse ve böyle bir olay yaşanıyorsa ‘tarafsızlık’ filan kalmaz. Ama Erzik sürekli “Ben tarafsızım, müdahale etmem ayıp olur” sözleri ile seyirci kalmayı istedi. Eğer böyle bir günde Türkiye’ye faydası olmuyorsa söylenecek ne kalıyor geriye bilemiyorum. Hiç olmazsa bir gün etliye sütlüye karış. Başkanı Platini koltuğunu ve gücünü herkesin gözü önünde, açıkça, çatır çatır kullanırken Erzik’in bu denli sessiz kalması nasıl açıklanabilir? Muhtemelen Erzik, Türkiye kaybederse ihalenin kendisine kalacağını biliyordu. Tepkileri de tahmin ediyordu. Ama buna rağmen sessiz kalmak olacak iş değil. Neyin hesabı belli değil.
Tabii ki Erzik’e sadece biz değil bütün federasyon tepki gösteriyor. Orada yaşananlara bire bir şahitler. Erzik’in UEFA’nın Alman İcra Kurulu üyesi Teo Zwanziger ile temasa geçmesi, ikna etmesi federasyon tarafından istendi. Daha doğrusu rica edildi. Ama konuşup konuşmadığı belli değil. Ama oylamadan sonra Zwangier’in Fransa için oy kullandığı ortaya çıkınca federasyon tarafından yapılan yorumu varın siz tahmin edin. Elbette Erzik her şeyi fair-play çerçevesinde düşünüyor olabilir. Buna saygı göstermemek mümkün değil. Ama eğer başkan Platini açıkça bu kuralı ihlal ediyorsa, fair-play’i unutup sadece kendi ülkesinin çıkarlarını gözetmek adına herkesin gözü önünde çalışıyorsa o zaman o koltuktan ayağa kalkıp devreye girmek gerekir. Ya da bunu da yapmıyorsan ille de “Ben tarafsızım” diyerek kendi ülkenin haklarını korumuyorsan ve bu tiyatroyu izliyorsan oylamadan sonra hemen istifa edip İstanbul’a geri dönmek kaçınılmaz olur. Ama sayın Erzik bunu yapacak mı merak ediyorum.
Platini ilk seçildiği gün ben de oradaydım. Zagreb’de. Şu konuşmayı yaptığını çok iyi hatırlıyorum. “Futbol ufkumuz sadece birkaç ülke ile sınırlı kalmayacak. Futbolun Avrupa’da çok geniş bir çerçevede yayılması için çaba harcayacağım” dedi. Yani futbolu İngiltere, Fransa, İspanya ve Almanya ile İtalya’nın hegomonyasından kurtaracağının ve daha geniş bir kitle ile farklı ülkelerin ‘topa girmesini’ sağlayacağının sözünü vermişti. Tamamen idealistti. Ancak perde arkasında yaşanan o kadar çok olay vardı ki, bu idealist düşünceler daha o konuşma biter bitmez sona ermişti. FIFA Başkanı Blatter ve UEFA Başkanı Platini. İkisi de birbirinin seçiminde büyük rol oynadı. Kendilerini seçtirenlere büyük ödünler verdiler. Önce Güney Afrika’ya Dünya Kupası verdiler. Ardından hastanesi ve yolu bile olmayan (UEFA raporu böyle diyor) Ukrayna’ya Polonya ile birlikte Avrupa Şampiyonası uzattılar. Bu kumpasları bizim bozma şansımız hiç yok. Neyin ne olacağı, hepsi onların elinde, cebinde. Körler sağırlar birbirini ağırladı! Hepsine hayırlı olsun.
Son olarak şu var... Kesin olarak aynada kendimize bakmalıyız. Türkiye için tarihi bir olay ve medyaya bakın. Küçücük bir kutu olarak 2016 seçimini haber yapanlar bile var. Sayfalarda arayıp bulmak mümkün değil. Bu denli tarihi bir olayı ‘palavra’ transfer haberlerinin arasında küçük bir lokma yapmışlar. Hatta şunu söylüyorum ve bu kadar da ileri gidiyorum. Türkiye bu organizasyonu alamadığı için bayram eden basın mensupları bile var! Biz kendimize sahip çıkmıyoruz ki UEFA sahip çıksın.
Kaynak:Habertürk
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder