29 Nisan 2010 Perşembe

Toroğlu’nun eloğluna açıkladıkları!

Erman Hoca, ekranlarda olmasa da yine gündeme damgasını vurmaya devam ediyor...

Bu kez Fanatik Gazetesi’ne verdiği röportaj olay oldu. Ne diyor orada Erman Hoca: “Lig TV’den kovulmamın tek sebebi Aziz Yıldırım’dır. Askerlik olayını yazdığım için meseleyi şahsileştirdi.”

Gerçekten iddialı bir söylem. İddialı olduğu kadar ilginç de! Çünkü Erman Hoca, Lig TV’den kovulduğu günden bu yana yaklaşık 3 aydır herkesin merakla gerekçesini yazmasını beklediği bu olaya kendi kaleminden gazetesinde bir türlü açıklık getirememişti.

Öyle ki Toroğlu, futbol camiasını şok eden o kovuluşun ardından anonsu 2 gün dönen yazısında bile ‘yazdığı gerekçelerle’ herkesi hayal kırıklığına uğratmıştı.

Açıkçası dağ fare doğurmuştu o gün.

Somut ve net tek bir şey yazamamıştı...

“Olabilir, belki, bilemem, sanki... “ gibi kelimelerle şişirmişti o kovuluşunun sebeplerini açıkladığı meşhur yazı dizisini!

Düşünün kovuluş gerekçesi olarak kaleme aldığı o yazısının en önemli sözü “İhale bana çıktı” cümlesiydi. O da dokuz sütuna manşet olmuştu!

Dahası, o yazısının ikinci gününde bir okuyucusunun “Neden bu kararın alınmasında adı geçen başkan isimlerini açık açık söylemiyorsunuz? İsim saklamak size hiç yakışmıyor?” şeklindeki sorusuna “Ben bir başkanın ismini filan vermiyorum. Çünkü verirsem benim dışımda bir başka kişinin de ekmeği ile oynayabilirler” cevabını vererek üstü kapalı giriyordu topa.

Yani o okuyucusuna bugün olduğu gibi, “Bu kişinin ismi Aziz Yıldırım” cevabını veremiyordu.

Ama o gün Yıldırım’ı hedef gösteremeyen(!) Erman Hoca, bugün çıkıp “Bu olayın tek nedeni Aziz Yıldırım’ın askerlik mevzusudur” diyor.

Yanı Erman Hoca bugün artık farklı konuşuyor.

Durum böyle olunca haliyle insanın aklına “Madem Erman Hoca’nın Lig TV’den kovulmasının nedeni Aziz Yıldırım’ın askerlik mevzusunu gündeme getirmesiydi, o zaman neden bu konuyu o günden bu yana hiç kendi gazetesinde kaleme almadı?” sorusu geliyor.

“Acaba neden bu 3 aylık sürede, her hafta yarım sayfa dolduran bir yazar olarak bu olaya kıyıdan köşeden de olsa hiç değinmedi?” sorusu akla geliyor.

Acaba Erman Hoca neden bu ‘gerçeği’ öncelikle ekmeğini yediği gazetesiyle değil de eloğlu ile paylaştı?

Neden acaba bu olayın kaymağını ekmeğini yediği Hürriyet Gazetesi’nin yemesi gerekirken, Fanatik Gazetesi yiyor?

Düşündürücü değil mi?

Düşünün siz bir gazetenin yazarı olarak x bir TV ile benzer bir probleminiz olsa o olayla ilgili yaşananları kendi gazetenizde mi yazarsınız, yoksa Erman Hoca gibi eloğluna röportaj vererek mi açıklarsınız?

Elbette ki kendi gazetenizde yazarsınız, öyle değil mi?..

Hele hele kendinize ait marka olmuş bir köşeniz(!) varsa.

Tersi bir durum ancak ve ancak gazeteniz o ‘gerçeklerin’ sayfalarında yazılmasını istemediği zaman olur.

Tıpkı Toroğlu’nun bu olayda başına gelen gibi...

Nasıl mı?

Lig TV 19 Ocak 2010’da şok bir kararla Toroğlu ile yollarını ayırır. Şok gelişme anında kamuoyuna yayılır. Herkes şoktadır. Erman Hoca ise konuşmaz, sessiz kalır.

Ve birkaç gün sonra bunun arkasında yatan ‘gerçekleri’ gazetesi Hürriyet’te “Çarşambayı bekleyin” diyerek yazacağını duyurur. Yazının anonsu 2 gün döner. Ve merakla beklenen günün arifesi...

Tarih 26 Ocak 2010... Yer Hürriyet Gazetesi Spor Müdürü Mehmet Arslan’ın odası.

Saat 16.00 suları...

Herkes tarafından “Acaba Erman Hoca yarın Hürriyet Gazetesi’nde neler açıklayacak?” denilerek yazacakları merakla beklenen Toroğlu gazeteye gelir ve soluğu Mehmet Arslan’ın odasında alır. Gazetenin spor koordinatörü Ercan Saatçi de odadadır. Erman Hoca, Arslan ve Saatçi’ye “Arkadaş kovulmamın tek bir nedeni var; o da Aziz Yıldırım’dır, başka bir şey değil” diyerek yazacaklarını anlatır... Birkaç dakika sonra gazetenin genel yayın yönetmeni Enis Berberoğlu odaya damlar. Erman Hoca, yazacağı yazıyı Berberoğlu’na da açar... Ama yazı konusu sıkıntılıdır. Onay çıkmaz. Erman Hoca’ya “Bu konuya hiç girme” denilir.

Ancak Erman Hoca, gazeteye gitmeden ne yazacağını merak edip soran yakın dostlarına bunları yazacağını söylemiştir. Zor durumda kalır. Sıkıntı basar. Biraz ıkınır-sıkılır ama “Peki” der. Aziz Yıldırım konusuna onay çıkmaz. Sonuçta Yıldırım’a fazla dokunmadan yazacaklarını editöre söyler (bilgisayar kullanmadığından) o da yazar. Bir ara odadan çıkıp yazısının içeriğini telefonla partneri Şansal Büyüka ile de paylaşır.

Kısacası Erman Hoca’nın yazısı gazete üst yönetimi tarafından ‘delete’ edilir...

O özgürlük, bağımsızlık, delikanlılık ve yürek kelimelerini ağzından ve kaleminin ucundan hiç düşürmeyen Erman Hoca, ‘istediğini’ değil ‘istenileni’ yazmak zorunda kalır!

Bu olayın perde arkası budur beyler. Eğer bu konuda Ermanca bir fikrim olsaydı şayet!

“Neden Erman Toroğlu Lig TV’den kovuluşunun gerekçesini kendi gazetesinde yazmak yerine Fanatik’e açıkladı?” sorusuna...

“Çünkü Toroğlu, Fanatik Gazetesi Genel Yayın Müdürü Necil Ülgen çok yakın arkadaşı olduğu için ona kıyak geçti” derdim.

Tıpkı Bobo’nun, F.Bahçe maçında Alex çok yakın arkadaşı olduğu için penaltıyı kaçırarak kıyak geçmesi gibi!


Kaynak:Habertürk

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder